Topraklarımızda doğmuştu zeytin. Bundan 8000 yıl önce hem de. Medeniyetlerden önce tam da şimdi durduğumuz yerde. Şifaydı, gıdaydı, ışıktı, bir sevda için dalı kurutulmuş hasretti, iki düşmanı birbirine gülümseten barıştı... O hep vardı, gölgesine sığınan bizlerdik.

Efsanelerde hep vardı zeytin. Şehirler kurdu, medeniyetlere ilham oldu. Kutsal sayıldı çünkü o kadar değerliydi. Hipokrates’a göre ilaçtı, Hera’ya göre güzellik kaynağı. Nuh tufanından sonra beyaz bir güvercinin ağzında geri döndü insanoğluna. O bize verilmiş bir nimetti ve hiç vazgeçmedi. Georges Duhamel öyle bahsetmişti zeytinden; ‘’Zeytin ağacının vazgeçtiği yerde Akdeniz biter...’’

Bir Nazım Hikmet şiirinde yaşama olan tutkunun simgesidir zeytin. Çocuklara kalsın diye değil, yaşamak ağır bastığı için dikilmeliydi.

İşte aynı zeytin, tarihler öncesinden gelen o kutsal meyve, bugün sofranızdaki meyve, işte bu ambalajın içerisindeki meyve... Hiçbir şey katmadık. Nasıl geldiyse öyle koyduk içine.

Afiyet olsun...

cultureSettings.RegionId: 0 cultureSettings.LanguageCode: TR